Romantik Bir Kendini Keşif Hikayesi


Romantik Bir Kendini Keşif Hikayesi

Bu yazımda paylaşmak istediğim şiir, Portia Nelson’ın “There's a Hole in My Sidewalk: The Romance of Self-Discovery” isimli kitabından alınmıştır.

Beni çok etkileyen şiirlerden biridir. Umarım siz de keyif alırsınız.

“Beş Kısa Bölümde Otobiyografi

Bölüm Bir
Sokakta yürüyorum.
Kaldırımda derin bir çukur var.
İçine düşüyorum.
Kayboluyorum...Çaresizim.
Bu benim hatam değil.
Bir çıkış yolu bulmak sonsuza dek sürüyor.

Bölüm İki
Aynı sokakta yürüyorum.
Kaldırımda derin bir çukur var.
Görmemiş gibi yapıyorum.
İçine düşüyorum tekrar.
Aynı yerde olduğuma inanamıyorum.
Ama bu benim hatam değil.
Çıkmak hala uzun zaman alıyor. 

Bölüm Üç
Aynı sokakta yürüyorum.
Kaldırımda derin bir çukur var.
Orada olduğunu görüyorum.
Yine de düşüyorum... Alışkanlık.
Gözlerim açık.
Nerede olduğumu biliyorum.
Bu benim hatam…Hemen çıkıyorum. 

Bölüm Dört
Aynı sokakta yürüyorum.
Kaldırımda derin bir çukur var.
Etrafından yürüyorum. 

Bölüm Beş
Başka bir sokakta yürüyorum.”

Portia Nelson

Çeviri; Belkıs Kazmirci

Bu şiiri okuduğunuzda aklınıza neler geliyor? Ne hissediyorsunuz?

Ne kadar basit ve derin değil mi? Tıpkı bizim sokağın köşesinde her gün rastladığımız çukur kadar da tanıdık. Genelde pek çoğumuz iyi bildiğimiz çukurlara düşüyoruz. Sonra da ben kendimi yine burada nasıl buldum diye hayret ediyoruz. Yara bere içinde kalıp bu sefer öğrendim diyoruz.  Sonra yine düşüyoruz. Bazen de çukurdan çıkmak istemiyoruz. Hele bir de yorgunsak vazgeçmek, çıkma çabasından daha konforlu gibi geliyor. Bir süre orada oyalanıyoruz. Biri bizi çıkarsın diye bekliyoruz. Sonunda iş başa düşünce mecburen çıkıyoruz. Tekrar ve tekrar. Ta ki öğrenene kadar. Şiirdeki mutlu son gibi bir gün biz de başka bir sokaktan yürüyoruz. 

Dale Carnegie ; “Bir hata yapmanız gerekiyorsa, her seferinde yeni bir hata yapın” demiş. 

Peki neden sürekli aynı hataları tekrarlıyoruz?

Portia Nelson nedenleri şiirin içinde anlatıyor. Birlikte bir bakalım.

İlk düşüşte bir bilinmezlik, kaybolma ve çaresizlik duygusu var. O denli farkında değil ki durumun sorumluluğunu da almıyor. “Benim hatam değil” Peki kimin hatası? Ne olup bittiğini kavrayamadığımızda başkalarını suçlamak en kolayı. Farkında olmayınca ve sorumluluğu üstlenmeyince de çözüm mümkün görünmüyor. Anlayacağınız durum bayağı bir dramatik.

İkinci bölümde ise şair görmemiş gibi yapıyor. Hani içten içe biliriz de işimize gelmez ya. İlişkilerimizde genelde bu durumu yaşıyoruz. İçimizden bir ses bize diyor ki, “istersen bunu söyleme”. Duymazdan geliyoruz.  “Ne de olsa ben haklıyım” diye düşünüyoruz. Sonra da ortalık bir anda karışırsa şaşırıp kalıyoruz. Suç tabii ki yine karşıda. Hele ki daha önceden aklımızda kalan eski yaşanmışlıklar varsa. Durum ilk düşüş kadar trajik olmasa da toparlanmak zaman alıyor.

Üçüncü düşüş bile bile lades. Üstelik sorumluluğu alıp hatamızı kabullenmişken. Peki ne oluyor? Alışkanlık işte. Farkında olsak bile konfor alanımızın dışına çıkacak cesaret ve çabayı göstermiyoruz. Bu duruma koçluk çalışmalarında sık rastlarız. Danışan der ki; “Farkındayım ama neden hayatım değişmiyor? Niye kendimi tekrar ve tekrar aynı sorunun içinde buluyorum?" Çünkü farkındalık tek başına yeterli olmuyor. Aynı şekilde davranmaya devam ettiğimiz sürece, göz göre göre, aynı hataya düşüyoruz.

Burada Einstein’ın o meşhur sözünü hatırlatmak istiyorum. "Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir." Alışkanlıkları değiştirmek için farklı davranışları denemek ve tekrar tekrar uygulamak gerekiyor. En azından farkında olduğunuz ve sorumluluğu aldığınız için çıkış yolunu bulmak artık daha hızlı oluyor. Farkındalık öğrenme potansiyeli taşıyor.

Dördüncü bölümde ise şair temkinli. Düşe düşe öğrenmiş artık. İşte şimdi farklı bir bakış açısı getirebiliyor. Alışkanlığını kırıyor. Dolayısıyla artık düşmüyor.

Ve beşinci bölümde mutlu son! Kararlı, düşmeyecek. Garantiye alıyor durumu. Sokağı değiştiriyor. Ta ki başka bir çukura düşene dek.

Karşımıza her zaman başka yeni çukurlar çıkacak. Hayatta iniş ve çıkışlar kaçınılmaz. Hatasız kul olmaz. Gelin biz kendi çıkarımlarımıza bakalım.

  • Her inişin bir çıkışı var. Umudu canlı tutalım.
  • Farkındalık varsa olasılıklarımız daha fazla.
  • Öğrenme süreci zaman alıyor. Sabırlı olalım.
  • Farklı bakış açıları ve davranışlar için biraz daha cesaret lütfen. Konfor alanından çıkmadan olmuyor.
  • Başarısız olsak da tekrar tekrar denemek önemli. Hiç başarısız olmuyorsanız muhtemelen risk almıyorsunuzdur.
  • Gittikçe daha çabuk toparlanıyor ve daha hızlı iyileşiyoruz. İşte bu da rezilyans.
  • Pandemiye bağlamasak olmaz. En güçlü farkındalık ve öğrenme böyle zor zamanlarda gerçekleşiyor.

Bunlar benim aklıma gelenler. Bu şiir sizlere neler düşündürdü acaba?

Siz en sık hangi çukurlara düşüyorsunuz?

O çukurlarda ne kadar oyalanıyorsunuz?

Farklı bir yol denemek isterseniz, o hangisi olur acaba?

* Photo by Paul Pan on Unsplash

Client Image 1
Client Image 2
Client Image 3
Client Image 4
Client Image 5
Client Image 5